Yalan tanıklık suçu :  psikolojik ve hukuki sınırlar için kapak resmi
Yalan tanıklık suçu : psikolojik ve hukuki sınırlar
Başlık:
Yalan tanıklık suçu : psikolojik ve hukuki sınırlar
ISBN:
9789750235580
Yayım Bilgisi:
Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2016.
Fiziksel Açıklamalar:
293 s. ; 20 cm.
Dizi Bildirim:
Seçkin Yayıncılık. 1551.
Genel Not:
Includes bibliographical references and index.

Bibliyografya ve İndeks var.

Tanık, muhakeme hukukunun en eski ve vazgeçilmez delil kaynakları arasındadır. Tanığın beyanını doğruluk ve dürüstlük esaslarına bağlı olarak sunması, adaletin gerçekleştirilmesi için büyük önem taşır. Bu önem sebebiyle tanık yalanları, tarihin çok eski devirlerinden beri ceza hukukunun ilgi alanındadır. Ancak yanlış tanıklık ile yalan tanıklık birbirinden farklıdır. Tanık beyanı ve bu beyanın doğruluk imkânı, tanığın fizyolojik ve psikolojik gerçekleriyle kısıtlıdır. Algıyı etkileyen insani kusurlar, beyanın gerçekliğine de gölge düşürebilir. Dürüstlüğünden kuşku duyulmayan kişilerin tanıklıkları bile resmin bütününü görmeyi engelleyen boşluklar veya o bütünü başkalaştıran hatalar içerebilir. Dünya genelindeki pek çok emsali gibi hukuk sistemimiz, tanıkların gerçek dışı beyanlarından sadece kasta bağlı olanlarını, yani bilerek ve isteyerek yalan söylemeyi yaptırıma bağlamıştır. Bu nedenle, tanık beyanları değerlendirilirken, beyanın doğruluğu üzerinde etkili olan hata kaynaklarının da dikkate alınması gerekmektedir. Kitapta, yalan tanıklık suçu, suçun manevi unsuruyla yakın bağ içindeki bu hata kaynakları da dikkate alınarak ayrıntılı biçimde irdelenmektedir.
Özet:
Tanık, muhakeme hukukunun en eski ve vazgeçilmez delil kaynakları arasındadır. Tanığın beyanını doğruluk ve dürüstlük esaslarına bağlı olarak sunması, adaletin gerçekleştirilmesi için büyük önem taşır. Bu önem sebebiyle tanık yalanları, tarihin çok eski devirlerinden beri ceza hukukunun ilgi alanındadır. Ancak yanlış tanıklık ile yalan tanıklık birbirinden farklıdır. Tanık beyanı ve bu beyanın doğruluk imkânı, tanığın fizyolojik ve psikolojik gerçekleriyle kısıtlıdır. Algıyı etkileyen insani kusurlar, beyanın gerçekliğine de gölge düşürebilir. Dürüstlüğünden kuşku duyulmayan kişilerin tanıklıkları bile resmin bütününü görmeyi engelleyen boşluklar veya o bütünü başkalaştıran hatalar içerebilir. Dünya genelindeki pek çok emsali gibi hukuk sistemimiz, tanıkların gerçek dışı beyanlarından sadece kasta bağlı olanlarını, yani bilerek ve isteyerek yalan söylemeyi yaptırıma bağlamıştır. Bu nedenle, tanık beyanları değerlendirilirken, beyanın doğruluğu üzerinde etkili olan hata kaynaklarının da dikkate alınması gerekmektedir. Kitapta, yalan tanıklık suçu, suçun manevi unsuruyla yakın bağ içindeki bu hata kaynakları da dikkate alınarak ayrıntılı biçimde irdelenmektedir.