Le grand voyage = büyük yolculuk için kapak resmi
Le grand voyage = büyük yolculuk
Başlık:
Le grand voyage = büyük yolculuk
Yayım Bilgisi:
Fransa : 2004.
Fiziksel Açıklamalar:
108 dk. ; 2004.
Genel Not:
Yönetmen : Ismaël Ferroukhi Oyuncular : Nihat Nikerel, Roxane Mesquida, Mohamed Majd, Nicolas Cazalé, Sadık Deveci Senaryo : Ismaël Ferroukhi Yapımcı : Humbert Balsan

Müslüman bir ailenin oğlu olan Reda ailesiyle birlikte yıllardır Fransa'nın güneyinde yaşamaktadır. Reda'nın Arapça'dan başka bir dil konuşmayan tutucu babasının ölmeden önce yerine getirmek istediği son bir dileği vardır: hacca gitmek. Bunun için de oğlunun kendisini Mekke'ye götürmesini istemektedir. Fransız bir sevgilisi olan Reda sınavlarını bahane etse de babasını ikna edemez ve arabayla Fransa'dan yola çıkarlar. Başlangıçta yolculuk çok zor görünmektedir. Babayla oğlun hiç ortak noktaları yoktur çünkü. Mecbur kalmadıkça konuşmazlar bile. Aralarında sessiz bir iletişim kurulur. Reda yolculuğun tadını çıkarmaya çalışırken, babası ise kendisine ve yerine getirmek istediği bu kutsal göreve saygı duyulmasını beklemektedir. Aralarında iletişim bile mümkün değilken babayla oğul yavaş yavaş birbirlerini tanımaya başlarlar. Ne yazık ki yolculuğun da sonu yaklaşmıştır. Reda, summoned to accompany his father on a pilgrimage to Mecca, complies reluctantly - as he preparing for his baccalaureat and, even more important, has a secret love relationship. The trip across Europe in a broken-down car is also the departure of his father: upon arrival in Mecca, both Reda and his father are not the characters they were at the start of the movie. Avoiding the hackneyed theme of the return to the homeland, the film uses the departure to renew a connection between two generation.
Özet:
Müslüman bir ailenin oğlu olan Reda ailesiyle birlikte yıllardır Fransa'nın güneyinde yaşamaktadır. Reda'nın Arapça'dan başka bir dil konuşmayan tutucu babasının ölmeden önce yerine getirmek istediği son bir dileği vardır: hacca gitmek. Bunun için de oğlunun kendisini Mekke'ye götürmesini istemektedir. Fransız bir sevgilisi olan Reda sınavlarını bahane etse de babasını ikna edemez ve arabayla Fransa'dan yola çıkarlar. Başlangıçta yolculuk çok zor görünmektedir. Babayla oğlun hiç ortak noktaları yoktur çünkü. Mecbur kalmadıkça konuşmazlar bile. Aralarında sessiz bir iletişim kurulur. Reda yolculuğun tadını çıkarmaya çalışırken, babası ise kendisine ve yerine getirmek istediği bu kutsal göreve saygı duyulmasını beklemektedir. Aralarında iletişim bile mümkün değilken babayla oğul yavaş yavaş birbirlerini tanımaya başlarlar. Ne yazık ki yolculuğun da sonu yaklaşmıştır. Reda, summoned to accompany his father on a pilgrimage to Mecca, complies reluctantly - as he preparing for his baccalaureat and, even more important, has a secret love relationship. The trip across Europe in a broken-down car is also the departure of his father: upon arrival in Mecca, both Reda and his father are not the characters they were at the start of the movie. Avoiding the hackneyed theme of the return to the homeland, the film uses the departure to renew a connection between two generation.