Lidyalıların parayı bulmalarından sonra, değer aktarım biçimi yönünden ekonomik ve ticari hayatı kartlı ödemeler sistemin ortaya çıkışı kadar etkileyen çok az gelişme yaşanmıştır. Bu sistemin en önemli iki unsuru olan banka ve kredi kartlarının yaygınlaşması, bireylerin yaşam biçimleri ve tüketim alışkanlıkları da dâhil olmak üzere ekonomik, ticari ve sosyal hayatta birçok şeyin değişimine ve gelişimine vesile olmuştur. Banka ve kredi kartlarının bu denli yaygınlaşması ve klasik değer aktarım biçimlerine ciddi bir alternatif oluşturması, doğal olarak kartlı ödemeler sisteminin güvenliğinin sağlanması gerekliliğini de beraberinde getirmiştir. 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 245. maddesinde "Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması" başlığı altında konusu banka ve kredi kartları olan bir takım eylemler suç olarak kabul edilmiştir. Maddenin ilk üç fıkrasında korunan hukuki değerleri, unsurları ve yaptırımları itibari ile birbirinden farklı üç suç tipine yer verilmiştir. Bu suçun, 765 sayılı TCK'nın aksine 5237 sayılı TCK'da müstakil ve özel olarak düzenlenmesi, bir takım sorunlar ve eksikliklerine rağmen, gerek kartlı ödemeler sisteminin güvenliğinin sağlanması ve gerekse 765 sayılı yasa döneminde eylemlerin nitelendirilmesi hususunda yaşanan tartışmalara son verilmesi açısından olumlu bir gelişme olmuştur.