Türk Medeni Kanunu'na göre, mirasın mirasçı tarafından kazanılabilmesi için mirasçının mirası açıkça kabul etmesine gerek yoktur; hareketsiz kalması yeterlidir. Çünkü külli halefiyet ilkesi uyarınca, miras mirasbırakanın ölümüyle mirasçılar tarafından bir bütün olarak kazanılır. Ancak mirasçının iradesi bu yönde olmayabilir. Mirası kayıtsız şartsız kabul etmek yerine, mirasçı mirası reddedebilir veya mirasın resmi defterinin tutulmasını isteyebilir ya da mirasın resmi tasfiyesini talep edebilir. Mirasın resmi tasfiyesi, geçici olarak külli halefiyet ilkesinin hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldıran, tereke malları ile mirasçının kendi kişisel mallarının birbirine karışmasına engel olan, tereke aktifini pasifine tahsis eden; bütün borçlar ödendikten sonra aktif bakiyenin mirasçılara verilmesini sağlayan ve mirasın kazanılması üzerine mirasçının kullanabileceği seçimlik haklardan biridir. Resmi tasfiyenin asıl amacı, mirasçıları korumaktır. Çünkü mirasın resmi tasfiyesi halinde, mirasçı mirasbırakanın borçlarından kişisel ve sınırsız olarak sorumlu olmaktan kurtulur. Mirasın resmi tasfiyesi halinde, tereke mallarıyla mirasçıların kişisel malları birbirine karışmayacağı ve mirasbırakanın alacaklıları, tereke mallarından tatmin edileceği için, resmi tasfiye aynı zamanda mirasbırakanın alacaklılarının da yararınadır. Mirasın resmi tasfiyesi mirasçıların veya mirasbırakanın alacaklılarının talebi üzerine yapılabileceği gibi, bazı koşulların gerçekleşmesi halinde kanun gereği de yapılabilir. Üç bölümden oluşan bu çalışmada, mirasın resmi tasfiyesi incelenmektedir.